ANADİL
ve YABANCI DİL EĞİTİMİNİ
ENGELLEYEN ‘KEMİKLEŞMİŞ HATA’
ve
‘ÇÖZÜM YOLU’
ADI /
SOYADI : SEDAT ERDOĞAN
MESLEK:
SESYAZAR, EĞİTMEN
KONU:
TÜRKİYE’DE DİL (SES) EĞİTİMİNİ ENGELLEYEN ‘KEMİKLEŞMİŞ HATA’ ‘ SES = ANA UNSUR’
İLETİŞİM:
sedatphonetic@hotmail.com / www.sesletim.com
‘Vurgu zamanlı’ İNGİLİZCE |
‘Hece zamanlı’ TÜRKÇE |
Yabancı dil eğitimi, ülkemizde yıllardır çözülememiş en önemli
sorunlardan biridir. Çok uzun süredir bu sorunun ötelenmiş veya çözülememiş
olması, bu sorunu kemikleştirmiş, bir devlet sorunu haline getirmiştir. Burada,
sorun, ana unsurdan (Ana ve Hedef dilin ses bilinci) kaynaklanmaktadır. Bir
dili başka dillerden ayıran en önemli özellik ‘ses düzenidir’.
Yabancı
dillerin (İngilizce, Almancanın...) ses sistemi = düzeni okullarda EKSİK ve YANLIŞ
öğretildiği veya ses öğretimi okullarda hiç yapılmadığı için ‘VURGU ZAMANLI’ İngilizce,
Almanca... yerine ortaya ‘Türkçe aksanlı, HECE ZAMANLI’ İngilizce, Almanca...ortaya
çıkmıştır. Başka bir ifadeyle, okullarımızda yabancı dil
eğitimi yapılırken, hedef dilin sesbilim (fonoloji-genel ses sistemi) bilgisi =
‘ana unsur’ doğru ve uygun kullanılmamaktadır. Daha doğrusu ana unsur hiç öğretilmemektedir.
Halbuki
dilin asıl kaynağını oluşturan seslerin değiştirilmesi veya başka dillerden
alınması mümkün değildir. Bu konuda zorlama olursa dili kullanan insanlar
arasında anlaşmazlıklar doğar, çünkü dilde zorlama olmaz. Her dil, kendi
kuralları içinde yaşar ve gelişmesini sürdürür. Bir dili, diğer bir dilden
ayıran en temel faktör, o dilin ses sistemidir, düzenidir.
Örnek: Türkçe, ‘vurgu zamanlı’ İngilizce gibi öğretilebilir mi? Bu
düşünülemez, uygulanması bile teklif edilmez, edilemez. Sonuçta İngilizce de, ‘hece
zamanlı’ Türkçe gibi öğrenilemez, öğretilemez. Ancak ülkemizde İngilizce bu
şekilde öğretilmeye çalışılmaktadır.
Dilin
hammaddesi, temel yapı taşı olan ‘ses’, ülkemizde sadece telaffuz olarak
algılanmaktadır, görülmektedir. Doğru telaffuz, temel malzemesi ses olan dilin,
ancak ve ancak yan unsurudur. ‘Ses’, ise dili meydana getiren ana unsurdur. Dil
ile ilgili diğer tüm olaylar ise yan unsurdur. Tüm yan unsurlar gücünü ana
unsurdan alır. Okuma, yazma, konuşma, dinleme... becerilerinin özü sestir.
‘Ses’ sadece konuşmayı (telaffuzu) etkiler demek, gerçek İngilizceden veya
bilimden uzaklaşmaktır. Başka bir ifadeyle, İngilizcenin sadece tek yönüne
odaklanmak demektir. ‘Ses bilinci’ okuma, yazma ve dinlemeyi en az konuşmayı
etkilediği kadar etkiler. Sayılar
nasıl matematiğin her dalını etkiliyorsa, ‘sesler’ de dilin her yönünü etkiler.Bir
dilin kendine özgü ‘sesleri’, o dilin anayasasını oluşturur. Bir ülkeyi ayakta
tutan o ülkenin anayasasıdır, bir dili ayakta tutan o dilin sesleridir.
İlk
ve orta öğretim yabancı dil dersi öğretim programı gereği, ses öğretimi
yapılmak zorundadır. Ancak
okullarımızda hedef dilin sesletim öğretimi yapılmamaktadır. Sesletim
öğretiminin yapılıp yapılmadığı da denetlenmemektedir. Bir dilin genel ses sistemini, dil
öğretmenleri özel alan bilgisi olarak bilmek zorundadır. Ancak Türk yabancı dil
öğretmenleri, Eğitim denetmenleri anadil ve hedef dilin genel ses sistemini
yeterince bilmemekte, bilimden uzak ve yanlış sesler kullanmaktadırlar.
Gelişmiş ülkelerde bir dil öğretilirken (hangi dil olursa olsun)
ses bilincinin kazandırılması esas olup ilk önce öğrencilere ses bilinci
verilmektedir.
Bir
dilin ses bilgisi, o dilin şifresidir, anayasasıdır. Beyin, hedef dilin ses
sistemini mutlaka kabul etmelidir. (Ses bilincinin erken yaşta verilmesi) Bunun
için, ana dil ile hedef dil arasındaki ses ayrımlarını bilmek zorundadır. Ses bilinci verilmeden bir
dili öğretmek, öğrenmek dilcilik tekniği bakımından mümkün değildir.
Eğer
yapılmaya çalışılan bir işte ciddi bir problem, çözülemeyecek kadar ciddi bir
sorun, var ise bu, o işin kesinlikle (%100) özündedir (ses).
YÜZBİNDEN fazla araştırma ve
ONLARCA deneysel
çalışma sonucunda
‘SESLE BAŞLAYAN ve
SİSTEMLİ SES EĞİTİMİ ALAN’ bireylerin dili kolaylıkla
öğrendikleri belirlenmiştir... |
YAPILAN
ARAŞTIRMALARDAN ÖRNEKLER:
*Beynin,
kelimeyi bir bütün olarak değil de, ses dizimine bağlı olarak algıladığı, (Gh. Wettstein, Badour, 2006)
*Çocukların
kendi kendilerine ses bilincini edinemedikleri, ses bilincinin bir plan
dahilinde öğretilmesi gerektiği, (Riben, Perfetti, 1989)
*Alfabetik
dillerde ses bilinci eğitiminin zorunlu bir öncelik olduğu, hatta bunun
öğrenmenin kalbi olduğu, (Ziegler, Goswami, 2005)
*Ses
bilinci çalışmalarına çok erken yaşlarda başlanması gerektiği, (Stanke, 2001)
*Sözlü
dil ile yazılı dil arasında vazgeçilmez bir ilişki olduğu,
(Bentolila,
Gombert, 2005).
*Ses-şekil
(harf) ilişkisini keşfetmenin zorunlu olduğu, ortaya çıkmıştır. (Sprenger,
Charolles, 2003)
*İngilizcede
yaklaşık % 84 SES UYUMU vardır. (Approximately % 84 of English words are
phonetically regular. (Wiley Blevins, 1998)
*Türkçenin
2004 yılına kadar yanlış teknik, yöntem ve yaklaşımla öğretimi de, hedef
dildeki ‘Kemikleşmiş Hataların’ düzeltilmesini geciktirmiştir,
geciktirmektedir. Çünkü anadil öğretimi, yabancı dil öğretiminin en önemli yan
unsurlarından biridir. (Sedat Erdoğan, 2012)
*Kendim, öğrencilik hayatımda ses’le ilgili
hemen hemen hiçbir şey görmedim; binlerce öğrenciye sordum, ses öğretimini
görmediklerini söylüyorlar; binlerce öğretmene sordum, ses öğretimini
yapmadıklarını söylediler; birçok denetmene ses öğretiminin neden yapılmadığını
sordum, onlarda bu işi neden kurcaladığımı (sende yapma
dercesine) sordular; birçok müdüre ses öğretiminin yapılması gerektiğini
anlattım, onlarda anlamsız anlamsız yüzüme baktılar; velilere ses bilincinin
dil eğitiminde olmazsa olmaz olduğunu anlattım, onlarda
çekindikleri-korktukları için bir şey yapamayacaklarını söylediler;
üniversitelere gidip yabancı dil hocalarıyla ses öğretimini konuştum, onlarda
ses öğretiminin çok önemli olduğunu ancak tam anlamıyla sesleri
öğrenmedikleri-bilemedikleri için ses öğretimini
yapamadıklarını (sıkılarak) söylediler. Böyle öğrenim-öğretim olmaz...
GRAMER
= SES, HECE, KELİME, CÜMLE den
oluşur. |
Ülkemizde
doğru gramer öğretimi yapılmadığı için yabancı dil eğitimi inanılmaz derece
zayıftır. Türkiye’de sadece gramer bölümünün cümle kısmı (%25) yapılmaya
çalışılmaktadır. Bu da cümle ezberlemekten öteye gitmemektedir. Ancak birçok
devlet yetkilisi, okullarda sadece gramer öğretimi yapıldığı için yabancı dil
eğitiminin kötü olduğunu dillendirmektedir. Bu inanılır gibi değil! Okullarda
sadece cümle kısmı yapılmaktadır. SES, HECE...YOK. Ülkemiz- de ‘ses’ gramerden
bile sayılmamaktadır! Halbuki cümle, kelime ve heceyi denetleyen SES tir.
SONUÇ:
‘Vurgu zamanlı’ İngilizce, ülkemizde ses öğretimi olmadığından hece zamanlı
olarak uygulanmaktadır; ‘hece zamanlı’ Türkçe ise, ülkemizde sesler eksik ve
yanlış öğretildiği için ‘başka zamanlı’ bir dil olarak görülmektedir.
NOT:
Hemen hemen her yere başvurmama rağmen, herkes bu konuda fazla birşey
yapamayacağını belirtti! Çünkü ‘sorun’ artık KEMİKLEŞMİŞ durumda...
............................................................................................................................................................................................
-Eğitimin tüm aşamalarında belirleyici olan, dil eğitimidir.
-Dil eğitimi köklü ve sağlıklı olmayan insanların,
eğitimin diğer alanlarında başarılı olması söz konusu değildir.
-Anlamanın, anlamayı kolaylaştırmanın, yorumlamanın,
eleştirmenin, özgürleşmenin gerçekleşebilmesi için dil eğitiminin eksiksiz olması
gerekir.
-Sağlam bir dil politikası üzerine oturamayan bir
programın sağlıklı olması düşünülemez bile.
-Bu bakımdan önce dil, yani Türkçe eğitimi, sonra da
Edebiyat eğitimi üzerinde durulmalıdır.
www.ituvakif.org.tr